Şirketten yapılan açıklamaya nazaran, “Siyah Asker Sineği” projesi kapsamında Migros’un belirlenen mağazalarından toplanan besin atıkları biyoteknoloji kullanılarak bakım konutlarındaki hayvanların beslenmesi için tekrar besin zincirine kazandırılıyor. Çevresel döngüyle bugüne kadar 14 ton organik gübre, 4 ton mama elde edildi.
Migros, besin atıklarını kıymetlendirme çalışmalarına yeni bir proje ile devam ediyor. Çeşitli belediyeler ve Germina Tarım Teknolojileri ile 22 ayda ortaklaşa gerçekleştirilen “Siyah Asker Sineği” projesi kapsamında pilot olarak belirlenen 23 Migros mağazasından toplanan besin atıkları, biyoteknoloji aracılığıyla pahalı hammadde kaynaklarına dönüştürülerek iktisada kazandırılıyor.
Bu ileri dönüşüm sonucunda hayvansal protein, kozmetik sanayi için hammadde ve ziraî alanlarda toprak zenginleştirici olarak kullanılan gübre elde ediliyor. Dönüştürülen atıklardan üretilen hayvansal proteinle, hem tavuk besicilerinin yem muhtaçlığı karşılanıyor hem de bakımevlerindeki hayvanlar için hipoalerjenik, besleyici, etraf dostu ve varlıklı protein içerikli mamalar üretilerek atıklar yine besin zincirine kazandırılıyor.
Bu proje sayesinde bugüne kadar 74 ton besin atığı biyokütleye dönüştürüldü. 14 ton organik gübre ve 4 ton mama elde edildi. Üretilen mama 100 yetişkin hayvanın 70 günlük beslenmesini karşıladı. Üretimin yeni yapılacak yatırımlarla büyütülmesi hedefleniyor.
“Siyah Asker Sineği” projesi yalnızca besin atıklarının yine değerlendirilmesini sağlamakla da kalmıyor, birebir vakitte çevresel yararlar sunuyor. Proje sayesinde 262 ton karbondioksit emisyonu engellenerek yaklaşık 4 bin 391 ağacın bir yılda havadan temizlediği karbondioksit ölçüsüne eş kıymet bir tesir sağlandı. Ayrıyeten, 30 ton balık okyanuslarda korunarak insan tüketimine ayrılmış oldu.
Açıklamada görüşlerine yer verilen Migros Ticaret AŞ Kalite ve Etraf İdaresi Yöneticisi Hülya Günay, dünyada nüfus ile hayvansal protein kaynaklarına olan gereksinimin da giderek arttığına dikkati çekerek, şöyle devam etti:
“Döngüsel iktisada hoş bir örnek teşkil eden, biyoteknoloji ile üretilen BSF ve yan eserleri pazarının, dünyada 2033’te 4 milyar dolarlık bir hacme ve 8 milyon tonluk bir büyüklüğe erişmesi bekleniyor. Ülkemiz için ise şimdi çok yeni ve endüstriyel boyutta tesisler bulunmuyor. Lakin döngüsel iktisada katkı sağlayan bu proje kıymetli bir başlangıç yaptı. 74 ton besin atığından 4 ton mama, rejeneratif tarımda kullanılmak üzere 14 ton organik gübre ve kozmetik sanayi için hammadde elde ettik. Proje kazanımları bununla da bitmiyor elbette. Besin atıklarının yine besin zincirine kazandırılması, karbon emisyonunu azaltıyor ve pak su tasarrufu sağlıyor.”
patronlardunyasi.com
