Raporda; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “ekonomik deney” yaptığı, ekonomik büyümeyi korumak için faiz oranlarını zorla düşük tuttuğu ve sonuç olarak fiyatların iki katına çıkmasına neden olduğu yazıldı.
TÜM DÜNYA İLE İLGİLİ GELİŞMELERİ YAZIYOR
Atlantik Kurulu isimli fikir kuruluşu (Atlantic Council think tank), 1961 yılında kuruldu ve ABD’nin başşehri Washington’da bulunuyor. Memleketler arası bağlarla yakından ilgilenen bu kuruluş, tek tek ülkelerin yanı sıra global gelişmeler, gidişat ve eğilimler hakkında yıllık raporlar hazırlamasıyla ünlü.
FARKLI ÜLKELERDE 10 MERKEZİ VAR
Sadece siyasal alanda değil; iş dünyasında olup bitenlere dair de fikirsel kıymetlendirme ve önermelerde bulunup, perspektifler sunan kuruluşun farklı ülkelerde 10 bölgesel merkezi var. Milletlerarası ölçekte güvenlik ve global ekonomik kalkınmayla ilişkili fonksiyonel programları da planlayıp uyguluyor.
Raporun Ağustos 2023 versiyonu yayınlandı. Ekonomik göstergeler ve Türkiye’nin 2023 bilgileri epeyce dikkat alımlı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra iktisat alanında atılan adımlar tam gaz devam ederken, kimi kaynaklara nazaran, Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 Eylül’de ABD’li iş adamlarıyla birlikte bir ortaya gelecek. Toplantıda Türkiye’nin iktisat bakanları ve üst seviye iktisat idaresi de olacak.
EKONOMİDE NELER DEĞİŞECEK?
Durum böyleyken, iktisat idaresinin son 100 günlük karnesine baktığımızda; Cumhurbaşkanı Kabinesi misyona başlar başlamaz ek bütçe, minimum fiyat ve memur maaş artışı üzere çözülmesi gereken adımları atarken, 2024-2026 devrine ait Orta Vadeli Programı da yayınladı. Körfez ülkeleri başta olmak üzere yabancı yatırımcılarla temaslar sıklaştırıldı. Memur ve emeklinin hala ümidi var, artırımlar bekleniyor. Minimum fiyatla ilgili yeni artış yapılacağı kulisleri de dolaşıyor.
Orta Vadeli Program’da (OVP) enflasyon beklentisi üst çekilip, büyüme beklentisi düşürülürken, Amerikan Atlantic Council’in raporunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “ekonomik deney” yaptığına dair vurgu da dikkat çekiyor.
İşte o yazı:
“Bu yıl, Atatürk tarafından kurulan Cumhuriyetin 100. yıl dönümü; Türkiye’nin kendisini güçlü bir memleketler arası pozisyona sahip, çok sayıda etnik kökenli ve kurumsal kimliğiyle öne çıkan, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olarak sunduğu tarihî bir an olmalıydı. Bütün bunlar, AKP ve önderi Recep Tayyip Erdoğan tarafından duyurulmalıydı: “Türkiye, çok daha büyük adımlarla koşacak ve maksatlarına çok daha süratli ilerleyecektir.” Beklenenin tersine bugün durum farklı; ekonomik olarak Dünya Bankası bilgilerine nazaran, Türkiye’de yıllık enflasyon yüzde 72,3 civarında iken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, nisan ayı için enflasyon oranının yüzde 43,68 olduğunu açıkladı.
CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN, “EKONOMİK DENEY” YAPTI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ekonomik deney” yaptı, ekonomik büyümeyi korumak için faiz oranlarını zorla düşük tuttu ve sonuç olarak fiyatların iki katına çıkmasına neden oldu. Türkiye’nin memleketler arası rolüne bakıldığında, siyasi mesleğinin başlangıcında Cumhurbaşkanı Erdoğan, AB ile stratejik bir ahenk göstererek Türkiye’nin siyasi durumunu etkilemek için Avrupa kaidelerini ve baskısını kullandı. Fakat 2010’lardan sonra demokratik ve daha otoriter kuralları birleştirmeye çalışarak Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini şahsına odakladığı karışık bir sistem yarattı.
4 MİLYONA YAKIN MÜLTECİYİ BARINDIRARAK MİLLETLERARASI POZİSYONUNU PEKİŞTİRİYOR
Avrupa Parlamentosu, ülkedeki demokratik hak ve özgürlüklerin azalması nedeniyle 7 Haziran 2022’de Ankara’nın AB’ye tam üyeliğine yönelik mutabakatları sürdürmeme kararı alsa bile, Avrupa ülkeleri, AKP hükûmeti ile dış siyaset, güvenlik ve göçmenlik meseleleri üzere bahislerde iş birliğinin ne kadar değerli olduğunu biliyor. AB’nin ülkesiyle alakalarını sürdürmesi gerektiğinin şuurunda olan Erdoğan, kendisini UkraynaRusya ihtilafında arabulucu olarak temsil ederek, Rus gazına alternatif olarak Türk doğal gaz boru çizgilerini hizmete sunarak ve 3,6 milyonu Suriyeli olmak üzere 4 milyona yakın mülteciyi barındırarak milletlerarası pozisyonunu pekiştiriyor. Bu nedenle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’nin AB’ye iştirak sürecinin tekrar başlatılması teşebbüsü çerçevesinde alınan bir karar olan Isveç’in NATO’ya iştirakine ait vetosunun kaldırılmasına ait son açıklamaları, Türkiye’nin memleketler arası itibarına ve Avrupa’daki çıkarlarına tekabül etmektedir. Bundan evvel, 6 Şubat 2023’te meydana gelen ve Türkiye’nin güneyi ve güneydoğusu ile Suriye’nin kuzeybatısında çeşitli kentlerde yıkıma yol açan, büyüklüğü Richter ölçeğine nazaran 7,7 ile 6,5 ortasında değişen yıkıcı zelzeleler durumu karmaşıklaştırdı. İddiası meyyit sayısı Türkiye’de 50.000’den, Suriye’de 6.000’den fazla oldu.
ERDOĞAN ORTA DOĞU’YA ODAKLANIYOR
Yunanistan ve Güney Kıbrıs üzere ülkelerin Ankara ile karmaşık ilgilere karşın sarsıntı sonrasında gösterdiği dayanışmanın çabucak fikir değişikliğine yol açması pek muhtemel değil lakin Avrupa’nın Türkiye ile daha istikrarlı bir istikrarın acil bir formda kurulmasına nasıl reaksiyon vermesi gerektiği sorusunu gündeme getiriyor. Türkiye’nin stratejik bir meydan okuyan ülke olmaya devam ettiği göz önüne alındığında, bir yandan AB’nin zelzelenin akabinde etkilenen bölgelere şartsız takviye sağlaması, öte yandan Avrupalı başkanlar ve kurumların, önümüzdeki şiddetli aylarda sağlam bir durum belirleyerek münasebetleri yönetmesi gerekir. AB, Ankara ile stratejisini nasıl belirleyeceğini düşünürken, AKP önderi Erdoğan ise Orta Doğu’ya odaklanıyor.
HEDEF KLASİK TÜRK DIŞ SİYASETİNİ DEĞİŞTİRMEYE YÖNELİK
Özellikle son seçimlerle birlikte Cumhurbaşkanı Erdoğan, gücünü ve kaynaklarını bölgeye yönlendirmenin daha fazla iç takviye toplamaya yardımcı olacağına inandı. Eş vakitli olarak Türkiye, liderliğini ve nüfuzunu ortaya koymak için Orta Doğu’daki öteki ülkelerle etkin olarak rekabet ediyor. Geçen yüzyıl boyunca Türkiye’nin dış siyaseti, Lozan Barış Antlaşması’nın unsurları tarafından yönlendirildi. Türkiye, egemenlik ve toprak bütünlüğünü müdafaaya kararlı, daha geniş jeopolitik uğraşların dışında, yüklü olarak statükocu bir ülkeydi. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden ve müteakip ekonomik ve diplomatik büyümeden bu yana Ankara, milletlerarası nüfuz dileğini gerçekleştirmek için bölgesel sistemi yine şekillendirmeye karar verdi. Klâsik Türk dış siyasetini değiştirmeye yönelik bu gaye, AKP hükûmeti tarafından gerçekleştiriliyor. “
DİKKAT CAZİBELİ BAŞLIK: GELECEĞİ BİRLİKTE ŞEKİLLENDİRMEK
Bu ortada Amerikan Atlantic Council’in 2019-2020 periyodunu kapsayan yıllık raporu da inceledik, ana başlığı yeniden epey dikkat alımlı: Shapping the Küresel Future Together.
Yani; Geleceği Birlikte Şekillendirmek.
Türkiye ve dünyada gelecekte neler olacak daima birlikte göreceğiz, bizler de yazacağız…
patronlardunyasi.com
