Feramuz Erdin yazdı
Siyaset ve bürokraside endişe algısı ülkeden ülkeye değişebilir. Demokrasinin oturmamış olduğu ülkelerde kamu vazifelileri canları ile tehdit edilebilirken, kimi ülkelerde ise şahsî zaaflarının ortaya dökülmesi tasası kamu görevlilerini çetelerin kucağına itebilir.
Fakat para nerede olursa olsun en sihirli ve geçerli anahtardır!
NARCOS
Narcos, tahminen ben de işin içinde olduğum için en severek izlediğim dizi olmuştu. DEA ve CIA’nın farklı işleyişi ve çatışmaları, uyuşturucu çetesi önderinin dengesizlikleri, o âlemin kaypaklığı ve acımasızlığı ile kamu vazifelilerinin çeteler karşısındaki bölünmüş tavırları fevkalade bir kurgu içinde anlatılmıştı. İzlediğimiz her şey abartısız gerçekleri içeriyordu.
Vefat dizinin tamamına hâkim olan bir başka gerçeklikti.
MEKSİKA’DA HALK ÖZEL HAREKÂT DÖNEMİ
Meksika Hükümeti 2006 yılında uyuşturucu çeteleri ile çaba etmeye karar verdi. Yapılan sert gayrete eli silah tutan siviller de dâhil oldu. Daha evvelki yazılarımızda da bahsettiğimiz ve Türkiye’de Halk Özel Harekât olarak isimlendirilen bu oluşumların aksiyonlarının şirazesinden çıkması yargısız infaz ve insan hakları tartışmalarını da beraberinde getirdi. İşin en enteresan yanı ise bu çabanın, ortadan geçen epey yıla karşın hala kazanılamamış olması!
Bu ortada çeteler de boş durmamış ve kendileri ile gayret edenlere savaş açmıştı. Sonuçta bugün prestijiyle en az 100 bin kişinin bu olaylarda öldüğü iddia ediliyor.
“BÜCÜR”
İşte bu Meksika Uyuşturucu Savaşı devrinde ismi ön plana çıkan kartel reislerinden birisi de El Chapo lakaplı uyuşturucu baronu idi. Kendi ülkesinde Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı dâhil herkesi rüşvetle bağladığı argüman ediliyordu.
Binlerce cinayet ve insan kaçırma olayının faili olduğunu kendi ağzından itiraf eden bu şahıs, cezaevinden ve polis baskınlarından tekraren kaçmayı başarmıştı. Nihayet yakalanarak ABD’ye iade edildi ve orada işlediği hatalardan yargılandı. ABD yargısı nedense Meksika’da işlediği argüman edilen yolsuzluk ve başka kabahatleri kovuşturma gereği duymamıştı.
TÜRKİYE’DEKİ BİRTAKIM İNFAZLAR
Türkiye ve bilhassa İstanbul İranlı uyuşturucu baronları için her vakit stratejik bir ehemmiyete sahip olmuştur. Afganistan’da üretilen eroin İranlı ve Türk kaçakçılar tarafından Avrupa’ya ulaştırılmıştır. Afganistan’daki Taliban rejiminin uyuşturucu imalatını sona erdirme istikametindeki kelamlarını tutması halinde bu karteller yeni arayışlara girmek durumundadır. Türkiye’ye yönelik kokain sevkiyatındaki gözle görülür artışı tahminen de bu çerçevede okumak gerekir?
İranlı kaçakçılar ortasında Zindaşti ismi kamuoyunun en bildiği isimlerdendir. Yaptıkları yahut uğradıkları kanlı infazlar, politikler ile kurdukları alakalar ve cezadan kurtulmadaki maharetleri kamuoyunun her vakit dikkatini çekmiştir.
İnterpol tarafından Kırmızı Bültenle aranan Sırp uyuşturucu çetesi başkanı Zeljko Bojanic’in İstanbul’daki villasında infaz ettiği bayanları villanın bahçesine gömdüğü ortaya çıkarılmıştı.
Uyuşturucunun olduğu yerde vefat ve infazlar artık kaçınılmazdır.
TÜRKİYE MEKSİKA OLUR MU?
Şunu açıkça belirtmek gerekir ki, olumsuz birçok tesirinin yanında 12 Eylül darbesi kamu nizamının rahatlaması açısından kolluk güçlerine çok yardımcı olmuştur. Halk otoriteye uymayı öğrenmiş ve kolluğa hürmet duygusu gelişmiştir. Esasen kolluğun kendini içinde zannettiği konfor alanı da budur. Vaktin ve etrafın değiştiği maalesef şimdi fark edilememiştir ve bunun sonuçları ile kesinlikle bir gün yüzleşilecektir.
Son vakitlerde nüfusumuzun neredeyse %10’unu oluşturan yabancılar ise kendi kültürlerini olduğu üzere buraya taşımıştır. Bir anda artan silahlı baskınlar, çatışmalar ve ölümlerin bir nedeni de budur.
Şimdilik Türkiye’de kamu görevlilerini “rüşvet mi istersin yoksa canını mı alayım?” diyerek tehdit edebilecek cüreti gösterecek kimse yoktur. Fakat hissettikleri birinci boşlukta bu evreye geçeceklerinden kimsenin kuşkusu olmamalıdır.
patronlardunyasi.com
