Feramuz Erdin yazdı
1999 yılında meydana gelen Gölcük sarsıntısı sonrasında yurt dışından gelen bir heyet Marmara Denizi’nde Türk bilim insanlarının da katıldığı bir kadro çalışmalar yapmıştı. Prof. Dr. Naci Görür de bugünlerde, bu bilimsel çalışmayı referans alarak başta İstanbul olmak üzere tüm Marmara Bölgesini önemli halde etkileyecek olan yeni bir zelzelenin vaktinin artık geldiğini tabir etmeye çalışmaktadır.
TATLI PALAVRALARI ACI GERÇEKLERE TERCİH ETME İÇGÜDÜSÜ
Kişiden şahsa ve toplumdan topluma değişiklik gösterse de insanların içinde kötüyü aklına getirmemek, daima iyiyi ummak üzere bir beklenti vardır. Bu içgüdünün yaygınlığı milletlerin yazgısını bile belirleyebilecek bir mahiyettedir. Lakin bugün göç etmek için tercih edilen gelişmiş ülkelere bakıldığında ise onları bu hale tahlil, planlama ve uygulamanın getirdiği açıkça görülmektedir. Gerçeklerle yüzleşme hamasetini gösterebilen bireyler ve toplumlar daha fazla ilerleme kaydedebilmektedir.
SENİ KURTARACAK OLAN TEKRAR SENSİN
Kültürümüzde çok aşina olduğumuz bir kurtarıcı, yönetici yahut mehdi bekleme özelliği, bazen birtakım engellenebilir olayların bile çok canlar yakmasına neden olabilmektedir. Mesela emniyet kemeri takanların kazalardan sağ kurtulma oranının yüksek olduğu bilimsel bir gerçektir. Kemer takmayarak bu talihinizi kendi elinizle azaltmış olursunuz.
Ekonomik durumu buna müsait olan kimi İstanbul sakinlerinin bir müddettir nispeten daha korunaklı bölgelere ve konutlara göç ettiği bilinmektedir. Lakin iş, eğitim, cümbüş ve sıhhat üzere genel gayeyle kullanılan binaların durumu hala belirsizliğini korumaktadır.
SADECE İSTANBUL DEĞİL, TEKİRDAĞ, BURSA, YALOVA, KOCAELİ DE RİSKLİ
Türkiye’nin sanayi lokomotifi olan bu bölgede yaşanacak ağır bir sarsıntı yalnızca nüfus kaybına değil, birinci etapta yangın ve kimyasal sızıntısı üzere afetlere de yol açacaktır. Yaşanacak insan kaynağı ve iktisat kaybının Türkiye için büyük bir mana söz edeceği de bir gerçektir.
Bunun nasıl bir ulusal güvenlik sorunu yaratabileceği üzerine çeşitli tezler çeşitli ünitelerce çalışılmıştır.
DEVLET ÇALIŞIYOR
Biraz da Kahramanmaraş sarsıntılarından çıkarılmış olan derslerle hem merkezi hem de mahallî idareler ve doğal ki STK’lar tarafından beklenen Marmara Sarsıntısı için bir grup hazırlıklar yapıldığı görülmektedir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile mahallî idarelerin ilgili üniteleri zelzeleyle gayrette birinci şart olan dirençli binalara erişimi sağlamak üzere kentsel dönüşüm üzerine birçok projeler geliştirmekte ve uygulamaktadır.
Bunun yanında mahallî idareler AFAD liderliğinde bir ekip hazırlık faaliyetlerini yürütmektedirler. Birtakım STK’lar da bu sürecin içinde yer almak üzere hazırlanmaktadır.
‘ENKAZ YÖNETİMİ’ ODAKLI HAZIRLIKLAR YETERSİZDİR
Yapı stoğumuzun bir kısmının sıhhatsiz oluşu, zelzele ile ilgili hazırlıkların çoklukla enkaz idaresi odaklı olarak yapılmasına neden olmuştur. Hatta bugün kamu yahut özel dal tarafından düzenlenen eğitimlerde bile maalesef enkaz idaresi dışında bir husus işlenmemektedir.
Genel vizyonun burada sıkışıp kalması can ve mal güvenliği açısından önemli bir risktir.
Birinci 24 yahut 48 saatte yapılacak müdahalelerin daha çok sayıda insanı enkaz altından kurtarması beklenir. Bunun için de özel eğitimli, deneyimli, gerekli ağır ekipmana sahip ünitelerin ülkenin ve dünyanın her tarafından olay yerine vaktinde ulaşması gereklidir. On binlerce binanın yıkıldığı, yolların ve altyapının bozulduğu bir ortamda olay yerinin neresi olduğunun tesbiti o kadar kolay olamayabileceği üzere, bu grupların organize edilmesi de o kadar kolay değildir.
Afetin tabiatına uygun olmayan, hayalperest bir grup planlamaların alanda olumlu sonuç vermediği ise yaşanan acı deneyimlerden anlaşılmıştır.
SİVİLLER HEMEN BİLİNÇLENDİRİLMELİ VE İŞTİRAKÇİ HALE GETİRİLMELİ
Başta okullar ve işyerleri olmak üzere ivedilikle bir Afet Farkındalığı Programı harekete geçirilmelidir. Beşerler sarsıntı anında hayatta kalma, sonrasında kurtulma ve kurtarma, birinci yardım ve lojistik hususlarında evvelce eğitim almalıdır. Kentin nasıl tahliye edileceği ve halkın bu tahliye noktalarına nasıl erişeceği evvelce öğretilmelidir.
Bu ve daha birçok ayrıntının şahsen halkın kendisinin şuurlu ve nizamlı iştiraki olmadan yürütülmesi imkânsızdır.
SAYIN BAKAN BİZE MİSYON VERİN
Kamuda yürütülen uygun niyetli çalışmaları takdir etmekle birlikte, afet idaresinin “yumuşak güç” de içeren çok disiplinli bir yapı olduğunu hatırdan çıkarmamak gerekir. Hazırlıkları yürütürken dışarıdan bakabilen objektif “üçüncü gözlere” kesinlikle gereksinim vardır.
Bu sebeple İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’dan istekli olarak vazife talep ediyoruz:
Lütfen bu bahiste fikir üreten bizleri de süreçlere istekli olarak dahil edin. Özel bölümde elde ettiğimiz bilgi ve deneyimlerimizi paylaşalım. Kendi adıma maddi bir beklentim de yoktur. Sayemizde gülen bir yüz, hayata tutunan bir insanın varlığı bizim için kafidir.
patronlardunyasi.com
